Yapılan araştırmalar gösteriyor ki Türk insanının en
sevdiği ürünlerin başında döner geliyor. Her ne kadar pazarda döner tüketimini
ölçecek mekanizmalara sahip değilsek de, tüketicilere sorduğumuzda birinci
tercihlerinin döner olduğunu görüyoruz. Sağlıklı beslenme konusunda bilinçlenen
halk, aynı zamanda döner yemekten vazgeçmiyor. Evrimleşme sürecine giren döner
tüketimi ve kırmızı et tüketimi ile ilgili konuşan Baydöner Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Feridun Tuncer, Sektör ve sektörün geleceği ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Türkiye’de döner pazarı büyüklüğünün 10 milyar TL
civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu pazardaki zincir restoranların payı ise
yüzde 10 seviyesinde. Yüzde 90’ı hala bireysel restoranlar şeklinde tüketiciyle
buluşuyor. Bunun dönüşeceğine hep birlikte tanık olacağız. Bu dönüşüm zaman
alacaktır ancak bunun içerisinde zincir mağazacılık yapan markaların payı
artacak. Yatırımcı döneri yeni yeni keşfediyor. Markasız arzdan markalı arza
doğru bir geçiş var. Çünkü tüketicinin bir restorana gittiği zaman beklediği
şeyler belli. Kalite, hijyen, güven ve uygun fiyat. Zincir restoran olduğunuz
zaman toplu alımlardan dolayı uygun fiyat politikasını daha kolay
sağlayabiliyorsunuz. Bunun yanında da zincir restorana yakışır şekilde
hijyeninize ve kalitenize dikkat etmek zorundasınız. Tüketici de bunun
farkında.
Diğer bir yandan, sağlıklı bir toplum, sağlıklı bir nesil
için kişi başına yıllık ortalama 30-35 kg kırmızı et tüketmemiz gerekiyor.
Ancak son dönemlerde herkesin bildiği gibi kırmızı ette ciddi bir enflasyon
var. Yılda %38 lik bir artış söz konusu. Bu fiyatlarla vatandaşlarımızın
kırmızı ete ulaşması çok da mümkün değil ne yazık ki. Şu anda et tüketimi
Türkiye’de 14-15 kg seviyesinde. Bu rakam Avrupa’da 70 kg, Amerika’da 117 kg.
Onlara göre hayvancılıkta bazı dezavantajlarımız olabilir.
Bunun çözümü tüm paydaşların bir araya gelerek bir master
plan yapıp, bu plan çerçevesinde hayvancılığımızı tekrar masaya yatırmak.
Bugünden yarına üreteceğimiz politikalarla elde edeceğimiz sonuçlar çok geçici
olur. Sadece eti değil, süt hayvancılığını da masaya yatırmak gerek. Yoksa
etkili sonuçlar alamayız.
Ham madde bizim sektörümüzün en büyük problemi. Birincisi fiyatının yüksekliği, ikincisi finansal piyasaların değişimi. Dolayısıyla pazarda mevzi almanız çok kolay olmuyor. Biz Baydöner olarak yükselen et fiyatlarını menülerimize yansıtmamaya, etkilenmemeye çalışıyoruz. Şimdilik nefesimizi tutuyoruz. Toplumun kırmızı ete rahat ulaşabilmesi ve sağlığı için mutlaka bu fiyatlar düşmeli.”